• Rahim iç yüzündeki hormonlara hassas olan endometrium tabakası her ay hormonlarla kalınlaşıp ve yine hormonların etkisiyle dökülen (ki biz buna adet kanaması diyoruz) ve her ay bu döngünün yaşandığı fonksiyonel bir tabakadır. Bu tabakanın nedeni ve nasıl geliştiği konusunda tam bir görüş olmamakla birlikte, rahim dışına çıkıp yumurtalıklar, karın boşluğu, bağırsak yüzeyi, karın zarı gibi dokularda yerleşmesi ve her adet döneminde buralarda da adet kanaması gibi kanamaların olmasını endometriozis olarak tanımlıyoruz. Endometriozis odakları bazen beyin, göz, akciğer gibi uzak organlarda da oluşabilir. Bu doku, her nerede olursa olsun hormonlara hassas olduğu için aktif adetler devam ettiği sürece, vücutta aktif estrojen ve progesteron bulunduğu sürece uyarılabilir durumdadır. Yani bu endometriotik odaklar her ay adet kanaması gibi kanar. Hormonların ortamdan çekildiği menopoz, adetlerin kesildiği gebelik dönemi endometriozisin suskunlaştığı dönemlerdir.
  • Bu odak en sık yumurtalıklarda yerleştiği için her kanama ile o bölgede pıhtılaşan kanama birikimi ve çikolata kisti adını verdiğimiz oluşum meydana gelir. Kist içeriği pıhtılaşmış kanla dolu olduğu için aynen erimiş çikolata görünümündedir. Ayrıca tüm odaklardaki bu kanama pıhtılaşma durumu o bölgelerde yapışıklıklar meydana getirir. Adeta iltihaplı yangısal bir olay gibidir. Kısacası durum bir İNFLAMASYON ile sonuçlanır.
  • Ağrılı adetler, şişkinlik, cinsel ilişkide ağrı duyulması, gebe kalmada zorlanmalar şeklinde sonuçlara kadar gider. İnflamasyona yol açtığı bazı maddelerin (sitokinler, COX2, prostoglandin E2) aromatazı aktive etmesi, estrojen dominansı, progesteron reseptörlerinin baskılanma durumu da mevcuttur.
  • Klasik tıpta ağrılı adet görme ve yoğun kanamalar ön planda olduğu için genellikle semptomatik tedavi ve hormonların baskılanmasına yönelik doğum kontrol hapı ve ilaçlar tercih edilmektedir.
  • Oysa, fonksiyonel tıp yaklaşımda bizler, inflamasyonu baskılayacak ve kök sebepleri ortadan kaldıracak uygulamalara yöneliriz. Tedavide öncelikle,
    • Glüten ve süt gibi inflamatuar yiyecekleri diyetten çıkarmak; margarin, ayçiçek yağları, kırmızı et, tatlılar, kafein, çay, koladan uzak durmak
    • Antiinflamatuar yiyecekler, çiğ kuruyemişler, doğal probiyotikler (kefir, ev yoğurdu, turşu), soğuk yıkım yağlar, sağlıklı deniz balıkları (hamsi, sardalye, istavrit vb) bol tüketmek
    • Xenoestrojen dediğimiz kimyasal, endüstriyel ürünlerden uzak durmak (plastikler, şampuan, kozmetik ürünler vb)
    • Tedaviye bazı özel destekler eklemek (melatonin, DIM, Ca-Dglukarat, curcimine, resveratrol, yeşil çay (EGCG), gotu-cola, Fransız sahil çam ekstresi, keten tohumu) belli dozlarda ve sürelerde kullanmak
    • Eksik vitamin-mineralleri tamamlamak
    • Doğal progesteron desteği sağlamak planımız içerisinde yer almaktadır.
  • Yani fonksiyonel tıp endometriozis tedavisindeki prensibimiz üç temelde oluşur:
    • Estrojenik etkinliği azaltmak
    • İnflamasyonu engellemek
    • Progesteron hormon eksikliğini tamamlamak
  • Tüm bu tedavilerle hastalığın ilerlemesi, kontrol altına alınıp hastanın kaliteli bir yaşam sağlaması hedeflenir.